Alışkanlık Mıknatısı

Alışkanlık Mıknatısı

"Alışkanlıklar mıknatıs gibidir, kendine doğru güçlü bir çekim yaratır !"


Alışkanlık Mıknatısı...

 

Alışkanlıklar mıknatıs gibidir, kendine doğru güçlü bir çekim yaratır !

Sürekli bahsettiğimiz bir konudur aslında değişim. Oysa ki değişim kelimesini irdelediğimizde aslında alışkanlıkların değişmesi öne çıkar. Bu nedenle, isterseniz biraz alışkanlıklar üzerine konuşalım.

Günlük yaşantımızı bir göz önünde bulundurduğumuzda ne çok alışkanlığımız olduğunu reddedemeyiz. Hatta alışkanlıklarımızı alt alta yazarak sıralamaya kalktığımızda ise şaşırıp kalırız çokluklarına.

Alışkanlık, kişinin beyninde rutine bürünmüş algı veya davranış kalıplarıdır. Alışkanlıkları çeşitlendirebiliriz. Günlük rutinde yaptığımız, sürekliliğe dayalı alışkanlıkların hayatımızda daima yeri vardır. Ancak, bizim bu yazıda ele almaya çalıştığımız konu ise aslında değişmesi gereken alışkanlıklarımızdır.

Doğaldır ki, bu alışkanlık değişiminin temel amacı da gelişimdir. O halde bizim irdeleyeceğimiz konu, hangi alışkanlıklarımızı gelişim amaçlı değiştirmek olacaktır.

Hepimiz genellikle, hayatımızda bu tarz olumlu değişimler yapmak, daha sağlıklı ve uyumlu davranışlarda bulunmak ve buna benzer bir çok şeyi değiştirmeyi mutlaka isteriz. Ancak istememize ya da hayal etmemize rağmen çoğu zaman içsel bir direnç ya da atalet ile karşılaşırız. Bu durum bir çelişki gibi görülmesine rağmen açıklanması son derece kolaydır.

Elbette bu durumun başlıca nedeni belli şeyleri belli kalıp ya da şekillerde yapmaya alışık olmamızdır. Böylelikle, yalnızca yapmaktan hoşlandığımız şeyleri sadece istediğimiz şekilde yaparak bir anlamda kendimizi şımartmaktayız. Kendimizi şımarttığımız ve istediğimiz gibi rahat hareket ettiğimiz bu alana ise, konfor alanı adını verebiliriz. İşte gerçek kişisel başarı, gelişim amacı ile konfor alanımızın dışına çıkabilmekle, alışkanlıklarımızı yeni alışkanlıklar ile değiştirmekle, yeni davranış kalıpları geliştirip bunları alışkanlığa döndürmekle kazanılabilir.

Alışkanlık mıknatısını ve mıknatısın etkisinden kurtulmayı şu şekilde bir örnek ile de açıklayabiliriz. Sağlınızı iyileştirmek için spor yapmaya karar verirsiniz. Bu karar her sabak 06.30 da uynamak ve günde bir saat düzenli yürüyüş yapmak olabilir. Ancak, ilk seferlerde sabah kalkmak oldukça güç gelir, yatak sizi bırakmamaya çalışır. Aslında bu durum uyku ve tembelliğe yönelik bir alışkanlığın etkisidir. Ama bunu her gü düzenli ve disiplinli olarak tekrarladığımızda ise bir süre sonra hiç zahmetsiz bir şekilde şevk ve enerji ile uyanmaya ve günün dinamikliğine başlarız. İşte bu eski alışkanlığın mıknatıs etkisinden kurtulup yeni bir alışkanlık elde etmeye bir örnektir.

Bu durumda söyleyebiliriz ki, belirli bir çaba harcayarak, kendi öz disiplinimizi geliştirerek, her türlü olumsuz koşulun üstesinden gelebilir ve hayatımızda gelişim anlamlı olumlu değişikliklere yol açabiliriz. Bu yeni alışkanlıkların oluşması için ilk şart ise yukarıda tanımladığımız konfor alanının dışına çıkmak veya bir başka deyişle konfor alanını genişletmektir. Konfor alanımızı genişletmek için ise öz güven, öz değer, öz disiplin, öz motivasyon artışı gereklidir. Ancak elbette en önemlisi ise yine kişinin bu anlamdaki değişim için “istekli” olmasıdır. Alışkanlıkların değişimi zaman alır. Özellikle ilk safhalarda mıknatıs sizi eski alışkanlıklarınıza geri çekmeye çalışır. Bu ataleti yenmek için başlangıçta çok daha fazla enerji harcanmasına ihtiyaç vardır. Bu nedenle pes etmemek önemli bir kavramdır. Kişiler kendi öz güvenlerini, kendilerine verdikleri değerlerini isteğe bağlı olarak kendileri artırabilirler. Alışkanlıklar bir gecede tamamen değişmezler. İlk olarak bunu iyice anlamamız gerekir. Kişilik aşıklanlıklarımız bile zaman içerisinde değişir. Hangimiz, 7 yaşındaki alışkanlıklarımızın 27 yaşımızda da aynen devam ettiğini söyleyebiliriz ki ? Hatta bazen alışkanlıklarımızı yenilemek için duymamız gereken istek zorunluluk hali altında yeşerebilir. Bu konuya ise sigara içme alışkanlığını örnek olarak verebiliriz. Sigara içmeyi bırakmayabiliriz ama ciddi bir sağlık problemi geçirdiğimizde ve zorunluluk devreye girdiğinde ise bu zorunluluğa bağlı bir istek oluşturabilir ve bırakabiliriz. Ancak, bu zorunluluk haline mutlaka gerek var mıdır ? Bence olmamalıdır. Kişi kendi öz irade ve öz disiplini ile kendini kontrol edebilmeli ve eski alışkanlık kalıpları üzerine yeni alışkanlık kalıpları inşa edebilmek için kendi zihninde kendi isteğini yaratabilmeli ve yeni alışkanlığın oturması için gereken zaman sürecinde de disiplinli ve sabırlı olmak durumundadır. Yeni alışkanlıkların anahtarı özdisiplin ve sabırdır. Çünkü zihinsel alışkanlık süreci zaman alır. Yeni zihinsel alışkanlıklar geliştirmek, yeni ve olumlu değişiklikler yapmak için yüksek bir şevk ve kararlılık gereklidir. Kararlılık mutlaka gerekir, çünkü yeni davranış veya tutumların alışkanlığa dönüşmesi yavaş meydana gelebilir veya uzun zaman alabilir. Bu süreç boyunca cesaretimizi kırmamalı, tutarlı, özgüvenli ve kararlı bir şekilde yolumuzda ilerlemeliyiz. Önümüze engeller çıksa bile pes etmemeliyiz. Eğer bu yeni alışkanlık sürecinde bir engel veya sorun ile karşılaşıcak olursak, bir adım geriye atıp kısa vadeli geçmişe bakmak yerine uzun vadeli bir şekilde bakıp o ana kadar nereden nereye yol katettiğimizi kendimize göstermek yararlı olabilir.

Hayatta hiç bir şey çaba sarf edilmeden kazanılamaz. Yeni alışkanlıklar da aynı şekildedir. Çaba yeni alışkanlıklar yaratmada en önemli etkendir. Davranışları geliştirmek için alışkanlık yaratmak şarttır.

Daha mutlu bir yaşammı sürmek istiyoruz ? Cevabımız evet ise o halde mutluluk getiren yeni alışkanlıklar geliştirelim. Mutluluk getiren bu yeni alışkanlıkları geliştirmek için azim, çaba, kararlılık, disiplin, kendine güven olgularından kaçış yoktur. Bu olgular aynı zamanda uzun süreli mutluluğunda anahtarlarıdır. Herşey kedimizde başlar ve kendimizde biter. Herşey bizim kendi içimizde. Yeni alışkanlıklar, yeni davranışlar, gelişim, değişim... her şey...

O halde, haydi başlayalım yeni alışkanlıklara... yeni ufuklara doğru...

 

Sevgiyle, Sevecenlikle kalın...

 

Kağan ÜNVER

18 Kasım 2007

İlginizi Çekebilir